NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
52 - (1101) وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا هشيم
عن أبي إسحاق
الشيباني، عن
عبدالله بن
أبي أوفى رضي
الله عنه. قال:
كنا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
سفر في شهر
رمضان. فلما
غابت الشمس
قال:
"يا
فلان ! انزل
فاجدح لنا"
قال: يا رسول
الله ! إن عليك
نهارا. قال "انزل
فاجدح لنا"
قال: فنزل
فجدح. فأتاه
به. فشرب
النبي صلى
الله عليه
وسلم. ثم قال
بيده "إذا غابت
الشمس من
ههنا، وجاء
الليل من
ههنا، فقد أفطر
الصائم".
[ش
(انزل فاجدح
لنا) هو خلط
الشيء بغيره.
والمراد هنا
خلط السويق
بالماء
وتحريكه حتى
يستوى. (إن
عليك نهارا) إنما
قال ذلك، لأنه
رأى آثار
الضياء
والحمرة التي
بعد غروب
الشمس. فظن أن
الفطر لا يحل
إلا بعد ذهاب
ذلك. واحتمل
عنده أن النبي
صلى الله عليه
وسلم لم يرها.
فأراد تذكيره
وإعلامه بذلك.
ويؤيد هذا
قوله: إن عليك
نهارا لتوهمه
أن ذلك الضوء
من النهار
الذي يجب
صومه. وهومعنى
قوله في
الرواية
الأخرى: لو
أمسيت، أي تأخرت
حتى يدخل
المساء.
{52}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki) Bize Hüseyni, Ebû İshâk-ı Şeybânî'den, o da Abdullah b.
Ebî Evfâ (Radiyallahu anh)'dan naklen haber verdi. Şöyle demiş:
ResûluIIah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Ramazan ayında bir seferde bulunuyorduk. Güneş
Kavuşunca ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
— «Ya fulân, (Hayvanından in de bize karıştırma
yap. buyurdu. O
— «Yâ Resûlallah, henüz üzerinde gündüz var.»
dedi. ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (tekrar) :
— «İn de bize karıştırma yap.» buyurdular. Bunun üzerine o zât hayvanından
inerek karıştırmayı yaptı ve ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
getirdi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ondan içti. Sonra eliyle işaret
ederek :
— «Güneş, şuradan battı,
gece de şuradan geldi mi, oruçlu iftar eder.» buyurdular.
53 - (1101) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
مسهر وعباد بن
العوام عن
الشيباني، عن
ابن أبي أوفى
رضي الله عنه.
قال: كنا مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في سفر.
فلما غابت
الشمس قال
لرجل "انزل
فاجدح لنا"
فقال: يا رسول
الله ! لو أمسيت
! قال "انزل
فاجدح لنا"
قال: إن علينا
نهارا. فنزل
فجدح له فشرب.
ثم قال:
"إذا
رأيتم الليل
قد أقبل من
ههنا (وأشار
بيده نحو
المشرق) فقد
أفطر الصائم".
{53}
Bize Ebû Bekir b. Ebi
Şeybe rivayet etti. (Dediki) Bize
Aliyyü'bnü Müshir ile Abbad b. Avvâm, Şeybaniden, o da İbni Ebi Evfâ
(Radiyallahu anh)'dan naklen rivayet ettiler. İbni Ebî Evfâ şöyle demiş:
Bir seferde Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber bulunuyorduk. Güneş kavuşunca Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir zat'a: ;
— «İn de bize karıştırma
yap.» buyurdu. O zat:
— «Ya Resûlallah, Akşamlasaydın (daha iyi olmaz
mıydı?) dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (tekrar) :
— «İn de bize karıştırma yap.» buyurdu. O zât (Yine) :
— «Üzerimizde henüz gündüz var.» dedi,
müteakiben (hayvanından) inerek karıştırmasın yaptı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) onu içti, sonra eliyle şark tarafına doğru işaret ederek:
— «Gecenin şuradan geldiğini gördünüz mü oruçlu
iftar eder.» buyurdular.
(1101) وحدثنا
أبو كامل.
حدثنا
عبدالواحد.
حدثنا سليمان
الشيباني.
قال: سمعت
عبدالله ابن
أبي أوفى رضي
الله عنه
يقول: سرنا مع
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
وهو صائم.
فلما غربت
الشمس قال "يا
فلان ! انزل
فاجدح لنا"
مثل حديث ابن
مسهر وعباد
ابن العوام.
{…}
Bize Ebû Kâmil rivayet
etti. (Dediki) Bize Abdülvâhid rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman-ı Şeybani
rivayet eyledi. (Dediki) Ben Abdullah b. Ebî Evfâ (Radiyallahu anh)'ı şunu
söylerken işittim :
«Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile birlikte yolculuk ettik, kendisi oruçluydu, güneş
kavuşunca:
«Yâ fülân, in de bize
karıştırma yap.» buyurdu.
Râvi hadîsi İbnî Müshir
ile Abbâd b. Avvâm rivayetleri gibi nakletmiştir.
54 - (1101) وحدثنا
ابن أبي عمر.
أخبرنا سفيان.
ح وحدثنا إسحاق.
أخبرنا جرير.
كلاهما عن
الشيباني، عن
ابن أبي أوفى.
ح وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. ح وحدثنا
ابن المثنى.
حدثنا محمد بن
جعفر. قالا:
حدثنا شعبة عن
الشيباني، عن
ابن أبي أوفى
رضي الله عنه،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمعنى
حديث ابن مسهر
وعباد
وعبدالواحد.
وليس في حديث
أحد منهم: في
شهر رمضان.
ولا قوله
"وجاء الليل
من ههنا" إلا
في رواية هشيم
وحده.
{54}
Bize İbni Ebi Ömer
rivayet etti. (Dediki) Bize Süfyân haber
verdi. H.
Bize ishâk rivayet etti.
(Dediki) Bize Cerîr haber verdi.
Bu ravilerin ikisi de
Şeybâni'den, o da İbni Ebi Evfâ'dan naklen rivayet etmişlerdir. H.
Bize Ubcydullah b. Muâz
dahî rivayet etti. (Dediki) Bize babam rivayet eyledi. H.
Bize İbnü'l-Mtisennâ da
rivayet etti. (Dediki) Bize Muhammed b. Cafer rivayet eyledi. İkisi de dediler
ki : Bize Şu'be, Şeybâni'den, o dit İbni Ebî Evfâ (Radiyallahu anh) 'dan, o da
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen İbni Müshir ile Abbâd ve
Abdulvâhid hadîsleri mânâsında rivayette bulundu.
Bu râvilerden hiç
birinin hadîsinde «Ramazan ay'ı ve «Gece şura dan geldi mi» ifâdeleri yoktur.
Bunlar yalnız Hüseyin'in rivayetinde vardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Kitâbu's-Savm» ın bir-iki yerinde, Ebû Dâvud ile Nesâi dahi aynı bahiste
tahrîc etmişlerdir.
Ulemâ Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Ramazanda yaptığı bu seferin Mekke 'nin fethi
seferi olması ihtimâlinden bahsederler. Zira Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in Ramazanda yaptığı seferler Bedir gazası ile Mekke'nin fethine münhasırdır.
Hz. İbni Ebî Evfâ Bedir
gazasına iştirak edememiştir. Binâenaleyh Ramazan ayında vukubulan ve İbni Ebi
Evfâ (Radiyallahu anh)'in da iştirak ettiği bu sefer Mekke 'nin fethi gazası
olacaktır.
Rivayetlerde ismi
bildirilmeyen zat Bilâl (Radiyallahu anh) dtr. «Tevdih» sahibi: «Bâzı
rivayetlerde bu zatın Bilâl olduğu tasrih edilmiştir." diyor.
Filhakika Ebû Dâvud 'un
rivayetinde: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
— «İn ya Bilâl, ... ilâ ahir ... buyurdu.»
denilmiştir.
İmam Ahmed'in
rivayetinde : «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) suyunu taşıyan zât'dan
su istedi.» denilmiştir.
«İcdah»: Karıştırma
yap, demektir. Bunu kavrulmuş unu su ile karıştırmak suretiyle yaparlardı.
Dâvudî mezkûr kelimenin
«süt sağ» mânâsına geldiğini söylemişse de, Kaadî İyâz ve diğer hadis ulemâsı
bu mânâyı kabul etmemişlerdir.
Hz. Bilâl henüz akşam
olmadığı zannıyla : «Yâ Resûlallah, Akşamlasan iyi ederdin.» demiştir. İmam
Ahmed'in rivayetinde: «Biraz geciksen de akşam olsa, iyi ederdin.» denilmiştir.
Hz. Bilâl yüzde yüz akşam
olmadığı kanâatında bulunduğu ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
ortalığın aydınlığına iyi bakmamış olmasına ihtimal verdiği için mes'eleyi ona
iyice bildirmek maksadıyla :
— «Üzerimizde henüz gündüz var.» demişse de, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) havanın aydınlığına değil, güneşin batmasını nazarı itibara almış,
sonra güneşi göremeyen bir kimsenin neye dikkat etmesi lâzım geldiğini beyânla
karanlığın şark tarafından gelmesine işaret buyurmuştur.
Bâzı rivayetlerde Bilâl
(Radiyallahu anh)'ın, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e üç defa mürâcaatde
bulunduğu zikredilmiştir.
Burada şöyle bir sual
hâtıra gelebilir: « Hz. Bilâl'in ilk emirde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in buyurduğunu yapmayıp akşam
olmadığını söylemekte tekrar tekrar ısrar etmesi, bir sahâbiye yakışmayan
inatlık değil midir?»
Bu suâlin cevâbı
yukarıda verilmiştir. O da Bilâl (Radiyallahu anh) 'in yüzde yüz akşam olmadı
kanâatinde bulunmasıdır.
Güneşin battığını
muhakkak surette bilse bir an tevakkuf etmezdi. Onun emr-i Resul karşısında
duraklaması ihtiyat ve mes'elenin hükmünü iyice anlamak içindir.
Az yukarıda da
arzettiğimiz vecihle:«.. ruçlu İftar eder.» cümlesinden murâd: «İftar vakti
girer.» demektir. Bu cümleden :
«Güneş kavuşunca oruçlu
olan bir kimse bir şey yiyip içmese de orucu bozulur.» mânâsını çıkarmamakdır.